ANLAYIS, Istanbul, No. 41, October 2006

KAPAK

.Papa'nın derdi ne?

 

Papa ve İslam - Hans Köchler

PAPA 12 Eylül tarihli konuşmasında, Hıristiyan imanı ile klasik Yunan felsefesinde tanımlanan aklın (logos) birbiriyle çelişmediğini ispatlamaya niyetliydi. Ne üzücüdür ki bunu, Ortaçağ’ın İslam aleyhtarı önyargılarını yeniden canlandırarak, İslam dinini ve onun peygamberi Hz. Muhammed’i aşağılamak pahasına gerçekleştirdi. Batılı güçlerin İslam ülkelerinde düzenlediği savaşların da etkisiyle İslam ve Batı arasında gittikçe yükselen...

 

Çeviri: Cihat Arınç

PAPA 12 Eylül tarihli konuşmasında, Hıristiyan imanı ile klasik Yunan felsefesinde tanımlanan aklın (logos) birbiriyle çelişmediğini ispatlamaya niyetliydi. Ne üzücüdür ki bunu, Ortaçağ’ın İslam aleyhtarı önyargılarını yeniden canlandırarak, İslam dinini ve onun peygamberi Hz. Muhammed’i aşağılamak pahasına gerçekleştirdi. Batılı güçlerin İslam ülkelerinde düzenlediği savaşların da etkisiyle İslam ve Batı arasında gittikçe yükselen bir gerilimin hâkim olduğu hâlihazırdaki zeminde, Papa’nın, yüzyıllar önce yanlış ve tek taraflı bir İslam algısıyla Hz. Muhammed’e karşı düşmanca dile getirilmiş ifadelere yaptığı atıf, olsa olsa yangına körükle gitmek şeklinde değerlendirilebilir.

Roma Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa 16. Benedikt, bütün bir İslam ümmetinin âdeta kanını donduran ve maalesef Haçlı ruhunu canlandıran konuşmasında 14. yüzyıl Bizans hükümdarı II. Manuel Paleologos şöyle bir iktibasta bulundu: “Bana Muhammed’in getirdiği yenilikleri gösterin. Sadece tebliğ ettiği dinin kılıç gücü ile yayılması emrini vermesi gibi kötü ve insanlık dışı şeyler bulursunuz.” Doğrusu İslam’a ve Hz. Muhammed’e dil uzatan bu tahkir edici ifadeleri hiç denetlemeden olduğu gibi alıntılayan Papa’nın, konuşmasının sonunda diğer dinleri davet ettiği “kültürler diyaloğu”nda nasıl olup da güvenilir bir ortak olacağını anlamak zor. Korkarım ki Papa, Haçlı Seferleri devrinden kalma İslam aleyhtarı düşünce ve duyguları iktibas yoluyla dahi olsa tekrar ederek beslediği müddetçe, ne onun “insanlığın dinî geleneklerinin büyük tecrübe ve manevî idraklerini dinlemek” şeklinde açıkladığı niyetinin samimiyetine, ne de şiddete karşı ileri sürdüğü diyalog yanlısı argümanlara inanmak mümkün.

devamı Ekim sayımızda...